KELEBEK

Görüp görebileceğim en güzel (mavi) kelebek kondu göğsüme apansız; ölü gibiyken, bilin(e)mezken, bulunamayacağım sanırken. Baksam mı, tutsam mı, okşasam mı, sevsem mi, uçursam mı bilemedim.

Kelebeğin öyküsü hep güzellikle dolu hâlbuki. Doğuşu, oluşu ve dahi kanatlarını açtığındaki her bir hamlesi. Sevgi deyince aklına gelen odur mesela; naif yapısı ile her daim kıymet vermek gerektir. Özgür bıraktıkça, her an uçabildikçe ya da uçabildiğini bildikçe iyi hisseder ve işte o zaman ellerine, burnuna, göğsüne, omzuna kona(bili)r. Yahut aşk deyince en çok bahsi geçendir. "İçimde kelebekler uçuşuyor" derken; duyguya dair, düşünceye dair, hatta hormonlara dair ne varsa hareketlendirir vesselâm.

Ömrü kısa değildir kelebeğin. O, kısacık zamana koca bir ömür sığdırır; bilinenin aksine. '(Sahip olabileceğiniz tek şey olan) an ile/için yaşayın' diyen onca filozofun söylediğini kanıtlarcasına o, doya doya, güle güle yaşa(tı)r.

Nerede bir kelebek varsa yolu, izi açık olsun. Keşke daha fazlası olsa diye iç geçirirsin ama her şey onun kendini özgür hissetmesi ile ilintilidir aslında. İşte bu sebeptendirki, bir anlığına bile olsa eline, kalbinin üzerine, omzuna konmuşsa senin de aslında anla(mlan)dığın andır.

Geçer/geçmez, olur/olmaz sadece öz(ü)gürlükle alakalıdır yani.

Kelebeklere inanırım ben. İnanırım onların bir ömre bedel olduklarına. İnanırım onların öyküsüne.

Borges'in Olağanüstü Masallar kitabında geçen Chuang Tzu'nun bir gün kendisini düşünde kelebek olduğunu gördüğü ve uyandığında ise düşünde kendini bir kelebek olarak gören insan mı, yoksa düşünde kendini bir insan olarak gören bir kelebek mi, olduğunu bilemediği anektodu hatırladım birden ben de o an. Kelebek mi benim elime, kalbime, omzuma konmuştu? Yoksa ben mi kelebek oldum da bir anda; onun eline, kalbine, omzuna konmuştum?

Bilemedim. Ah keşke bilsem. . .

Sevgiyle 19

(Not: fotoğraf alıntıdır)

✅ Bu içerik Kişisel Blog – Hayatı (G)özlemek tarafından hazırlanmıştır. Kullanmak ve/veya kopyalamak isterseniz serbestsiniz. Helaldir yani 😉👌