NEF(E)SSİZ KALIRSAK ÖLÜRÜZ! MÜ?

Orta haliyle,   ortalama tipiyle, genel geçer zevkleri ve yaşam tarzıyla günlerini geçiren Deniz, aslında herkes gibi kendisine has bir hayatı yaşayıp duruyordu. Neredeyse ilk gençliğinden beri upuzun zamanlardır çıkıntılı davranmıyordu.  O yılların yokuş aşağı yuvarlanırcasına uzaklaşmasından mıdır bilinmez enikonu kabuğuna çekilmişti de denebilir. Hoş, o zamanlarda da salt kendi mutluluğunun peşindeydi de gençliğin verdiği umursamazlık kabuğunu daha dışarıda yahut daha geniş bir çemberde tutuyordu diyebiliriz.

Aslında hep olduğu gibi şimdilerde de hayatındaki en önemli kişinin sözlerinin dışına çıkmıyordu. Dışına çıkar gibi oluyor olduğunda hemen onun üstün karizmasına yenik düşüyor ve kendine geliyordu.

O kişi Deniz'e kendinden bile yakındı. Hani "şah damarından bile yakınım" diyor ya hikmetli olan; işte Deniz için o sevdiği, güvendiği aslında şah damarından bile yakındı. Sadece onu dinliyor, onun söylediklerini tartışmaya bile yanaş(tır)mıyordu. Çünkü en iyi(yi) o bilirdi. Deniz'i sürekli mutlu etmek için uğraşıyor, önündeki çakıl taşlarını sürekli topluyor, onları tekmeliyor, uzaklaştırıyordu.  Deniz'ı huzursuz, rahatsız ede(bile)n hiç bir yerde/şekilde olmuyor, hatta hayatını bu kutsal göreve adamış gibiydi. Frenkçe tabiri ile "(s)he is the one"dı yani.

Deniz ise ahde vefalı idi. Kendisini mutlu etmeye adamış bu kişiye sorgulamadan, yargılamadan, eleştirmeden bakıyordu. Hatta bunların birisi bile düşünülemez bu varlığa tam bir biat halindeydi de denebilir. Ona hiç 'hayır' demiyor ve onun için çalışıyordu. "Hayır demeden çalıştığına ibadet ediyorsundur" demişken hikmetli olan, bunun da benzer şekilde ibadet olduğunun farkında değildi.

Bu varlık ona çok inandırıcı yalanlar söylediği için ona inanıyordu.  Bazen inanmadığı oluyordu; yastıkla başbaşa kaldığındaki ya da çakırkeyf olduğundaki gibi metafizik gerilime girebildiğinde ama bunca senenin hatrına ona saygısızlık edip hayır demiyordu. Çünkü aşkı ilk hissettiğinden bu yana yanındaydı o, Deniz'in. Hayatının ilk ve tek aşkıydı; miş gibi olanlar girse de hayatına. O ve Deniz, beden ve nef(e)s gibiydiler. Deniz bedense o da bu bedenin nef(e)si idi. Onsuz yaşamak ölüm gibiydi. Bunun düşüncesi bile korkunçtu ki nasıl onsuz olabilsin?

Onu bir türlü kına(ya)mıyordu. Kıyamıyordu hayatının biricik aşkına. Yüreği kaldırmıyordu, yüreği dayan(a)mıyordu, yüreği yemiyordu. Hem o, Deniz'e verdiği sınırsız, tam zamanlı haz ve huzurla Deniz'ı minnettar hissettiriyor; belli belirsiz "senin için/sayende yaşıyorum" dedirtiyordu.  Deniz, sırf onu yaşatmak uğruna defalarca ölümü göze almış hatta öl(dür)müştü kendi elleriyle bile diyebiliriz bir şekliyle. Onun götürdüğü yer, önünde sonunda cennet gibiydi.  Gibiydi işte. Sihirli kelime olan 'gibi'. . .Aslı kişinin kendisinde saklı, faslı aleni.

Deniz'in biricik aşkı olan bu kişi(lik) bir zan(aat) ustasıydı. Muhteşem bir illüzyonist gibi herşeyi güzel yapabilmekte/gösterebilmekte oldukça mahirdi. Planları ile, uygulamaları ile her türlü yarayı iyileştirebilen becerikli elleri vardı bu zan(aat) şahsiyetinin. Aslında Deniz de en çok bu özelliğine hayrandı onun. Birçok kez, hani az önce tarif ettiğimiz o ölüm anlarından bu sayede kurtulmuştu.

Bazen Deniz'i ondan uzaklaştırabilecek insanlar çıkıyordu karşısına. Onunla olan ilişkisini sorgulaması gerektiğini söyleyen bu insanlar, bazen dolaylı, bazense direkt olarak algı alanına giriyordu. Farkederse dinliyordu onları. Aklı bulanıyordu Deniz'in bu durumlarda, zamanlarda apansız. Sonra hemen toparlanıyordu. Onu hiç terketmeyen hayatının aşkı mı en iyi(yi) bilirdi, yoksa bunun tersi de olabileceğini söyleyenler mi? Tabiki o bilirdi; en iyi(yi), en doğruyu, en güzeli,

Zaten tam da böyle anlarda tıpkı Deniz gibi kendi o'su olan bir arkadaşı imdada yetişiyordu. Deniz'in kıymetli arkadaşı Güngör, Deniz'e hakettiği kıymetini hatırlatıyor ve hayatının aşkına sadık kalıp sadece onu dinlemesi konusunda kendi yolunu öğütlüyordu.

Buraya uyar mı bilmem ama hikâyeyi uzatmamak için halkın vicdanına kazınmış iki atasözü söyleyelim de bu konu kapansın artık.

"Keller körler birbirini ağırlar" ve "kelin ilacı olsa başına sürermiş."

Sevgiyle 19

✅ Bu içerik Kişisel Blog – Hayatı (G)özlemek tarafından hazırlanmıştır. Kullanmak ve/veya kopyalamak isterseniz serbestsiniz. Helaldir yani 😉👌

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yaparken:
1. Yaptığınız yorumun, mutlaka yazımla alakalı olmasına özen gösteriniz.
2. Yorumlarınızda yazım ve dil bilgisi kurallarına uymaya çalışın lütfen.
3. Konu ile ilgili olmayan sorularınız için İletişim sayfasını kullanınız.