DENGE

Eğer bir şekilde dengeni kaybetmişsen, yahut kaybetmek üzere olduğunu düşündüğünde bakman gereken tek yerin kendi için olduğunu bilmelisin. Çünkü dengenin bozulması, aslında çokça verilmiş olan tüm işaretleri olduğu gibi göremediğinden kaynaklanır çoğu kez. İnanç sistemin ne olursa olsun kendi içinde ve dahi dışında dengeyi sağlayacak fırsatlar/olasılıklar her zaman mevcuttur. Mesele, bunu kolay yoldan mı yoksa zor yoldan mı yaptığındır. Kolaylık ve zorluk ise görecelidir tabiiki. Örneğin başkasını/dışarıyı/güya kontolünde olmayan nedenleri suçlamak her zaman kolay yoldur. Bunun için benlik zaten dengesini kaybetmiş olduğundan tek taraflı hareket etme eğilimindedir. Kolay olan her zaman iyidir diye birşey yoktur yani. Nefsini, çok insani olarak ihtiraslarla dolu benliğini kınamak/zorlamak zor olsa da piştikçe kolay yol olarak dile gelecektir.

Ying Yang felsefesinin muhteşem tanımlarından gidersek; ister kadın olsun ister erkek, içindeki eril ve/veya dişil enerjinin efendisi de olabilirsin, kölesi de. Şöyle ki, hislerini abartıp rasyonelliği elden bırakırsan aşırı kırılgan (ve dolayısı ile korkak), histerik (sanrılara kapılan), (her türlü) yalnızlık belasının müptelası (ölçülü ve ihtiyaç olanından bahsetmediğim açık sanırım) olup çıkıverirsin. Aşırı rasyonel olmak da insanı insan yapan en önemli özelliklerden biri olan duyguyu kapı dışarı itmektir ve bu durum tıpkı suyu kapalı bir kabın içerinde hapsedip sürekli kaynatmaya benzer. Mutlaka ama mutlaka bir yerde(n) patlak verecektir. Ne yapmalı dersi verecek değilim tabiiki. En fazla (g)özlem mantığı ile bir iki lakırdı edebilirim.

Aslolan dengedir. Kâinatın yaratıcısı kendi kelamında sürekli dengeyi, adaleti, eşitliği savunmuş ve emretmiştir. İnsanın kendi sağ/canlı(olan)duyusu da bunu emreder; ister dini tandansta bak, ister bakma. Hani burada bir şerh koymak gerekse; Victor Hugo'nun dediği gibi "Vicdan insanın içindeki Tanrı'dır" Vecd, bulma yeri demektir ayrıca. Nerede arayacağın/bulacağın ise sana bahşedilen  #1 özellik olan '(hür)seçim' ile anlamlı olacaktır. Tam da burada önemli bir çatallama yapmak gerekirse; insan anında hep doğruyu yaptığını düşünür. Zamanın ileriye doğru yaşanıp geriye doğru anlaşılması doktrini gereği o anında doğru yapıp yapmadığı farkındalık seviyesi ile doğru orantılıdır. İşaretleri gören, farkında, sor(g)ulayan bir benlik, pişmanlıkları daha az yaşayacaktır doğal olarak. Ancak herşey de olması gerektiği gibi olmaktadır; bilinen kader anlayışını reddetme şerhi koyularak. Çünkü yazılan yaşanmamakta, yaşanan yazılmaktadır (eğer yazıldığını/gözlendiğini düşünüyorsan). Bu itibarla, seçimlerimiz bizleri olgun, kâmil (ve hatta bilge) insan sınıfına sokacaktır. Yahut yine bu seçimler yüzünden fark etmemiz gerekenlerden uzak durduğumuz ölçüde ders alana kadar fasit bir dairenin içindeymişçesine irili ufaklı örnekler/dersler/musibetler/acılar karşımıza çıkıp duracaktır.


İster vicdan deyin, ister Tanrı buyruğu; önce kendimize sonra da tüm auramızı kaplayan (ister acı bir ders versin ister tatlı bir nefes aldırsın) kıymetlere zannımca üç ana, üç de tâli bakışla bakmalı ve daha da önemlisi işe/âmele dökmeliyiz.


Bu ana kriterleri şöyle sıralayabilirim:


1. ADALET: Ne olursa olsun, ister kendin, ister başkası, ister ırkından, ister değil, ister akraban ister değil, yani kim/ne olursa olsun gözeteceğin değerin adalet olmalıdır. Bunun gözetilmemesi halinde; çok var ama ben bir tanesini alıntılamak istiyorum. "Men dakka dukka" atasözü çok gerçekçi ve işlevseldir. İster pozitif, ister negatif, isterse yukarıdaki bağlama atıf yaparak ister eril, ister dişil eneji ile karşılık bulacaksındır. Dengede olursan dengeyle karşılaşacaksın demektir aynı zamanda.


2. DÜRÜSTLÜK: Adalet kavramı ile oldukça ilintili olan bu kavram, adaletin tam olarak tecelli edebilmesi için gerek şarttır. Dürüstlüğü az bir adaletten söz edilmesi mümkün değildir. İntegral hesap gibi hep yaklaşık sonuç verir. Kesin olamaz. Teorik olarak %100 dürüstlük %100 adalet kuramını da getirecektir içselleştirmeye ve uygulamaya bağlı olarak. Tıpkı adalet kavramının gerek şartı gibi hem kendi içine hem de dışındaki(ler)ine hemdem şekilde uygulanmalıdır.


3. CESARET: After Earth filminin filmin çok ötesine geçmiş mottosu, "Korku gerçek değildir. Korkunun var olabileceği tek yer, gelecekle ilgili düşüncelerimizdir. Hayal gücümüzün bir ürünüdür. Korkunun sebep olduğu şeyler, mevcut zamanda aslında yoktur ve hiçbir zaman da gerçek olmayabilir.. Tehlike tümüyle gerçektir; ama korku bir seçimdir.”sözündeki gibi ister eril enerjide olalım, ister dişil, isterse bunların aşırı halinde esir kalmış olalım; yapılması gereken azami işareti gözeterek cesaretle yol almaktır. Tüm devrimcilerin, k
ânaat önderlerinin, öncü insanların (yahut alfa yaratılmışların) en önemli özellikleri cesarettir. Bu değer, farklı şekilleri ile tezahür eder insanda tabiiki ama ilk iki kriter gözetilerek yapılanı en idealidir. Çünkü bazen bu kriterde aşırıya kaçabilir. Hâlbuki adaletin ve dahi dürüstlüğün aşırısının (vicdan merkezli) zararlı olmaması bu kriterde bir parça geçerli değildir. Cesaret için hem eril hem dişil enerji birlikte kullanılmalıdır aslen. Sezgisel güç ile analitik güç bir denge ile pişirildiğinde usta bir pastacının elinden çıkan pasta gibidir cesaret. Bu koşullarda hep lezzetli olacağı açıktır.

Tâli kriterlere geldiğimizde bunların tıpkı ana olanları gibi kısa tariflerini şöyle yapabiliriz.


A. EDA/TAVIR: Bir iş ve oluşun nasıl yapıldığı oldukça önemlidir. Bu durumun düşünce ve his kısmında geçerliliği pek yoktur. Ancak dışavurulan/paylaşılan/paylaşılması gereken herşeyde eda'nın hatırı sayılır bir önemi vardır. Hani, yine bir atasözü yerleştirsek buraya "kalp bir köprüdür, her şey gelip geçer" sözü ile demek istediğimiz bir parça anlaşılır olur. İnsan eksi ya da artı kutbu yahut karanlık veya aydınlık tarafının etkisine git-gel şeklinde sürekli girer. Bunun farkına vardığında (eğer varsa) 'furkan' özelliği sayesinde (ki bu özellik yine bizi sağduyu ve onun bulunduğu yer olan vicdana götürür) işe/amele döktüğü iyi ve güzel olan olacaktır. (Bkz.bağlantıdaki "LAFA BAKMAM İŞE BAKARIM (ah)kâmı
)

B. SEVGİ/AŞK: İlk okuyuşta zararsız ve hatta pıtırcık bir kelime gibi gözükse de dikkat edilmesi gereken bir kriterdir. Bir örnek eklemek istersek buraya; "Seni sevdiğim/iyiliğin için yapıyorum" iyi niyeti! bir anda cehennem yollarına taş olabilir. Sağduyu/vicdan/iyi/güzel/ana kriterler doğrultusunda olanı evlâdır. Şöyle ki ego, hırs, ihtiras ile karışık olanı sayesinde kötü bir iş yapan da, bu yaptığını severek ve dahi aşkla yapıyordur. Önünde hiç bir engel tanımayan bu hâl, bıçaksırtı bir yerdir. Tıpkı ontolojik prologda Şeytan'ın (ki insanın içindeki kötülük güçlerinin adıdır, o kadar) Adem'e secde/biat/destek etmemesini, ilahi/sağ olan emre karşı gelmesini sağlayan kibri öncesinde inanılmaz sınırlarda olan aşkı gibi. Şöyleki: "Ben ezelden beri sana ibadet ederim. Ben ateştenim, daha kıymetliyim/olmalıyım" meâlindeki serzenişi (sevdiğinin kalbinde izansızca) biricik/tek olma isteği ile birleşerek önce kibre, sonra lanetlenmeye kadar gidecek bir trajediye sebep olmuştur. (Veri veri pörsınıl görüşüm ise; sadece Aşkmetre mantığı ile Şeytan, Tanrı'ya (e)n seviyesindeki aşkı ile birinci sıraya oturur. Öyle bir aşktırki bu, sonsuz lanetlenmeyi bile göze alacaktır "O"nun için. Ne Ferhat'ınki, ne Mecnun'unki, ne de Kerem'inki yahut diğer yönden de veli denilen insanlarınki Şeytan'ın aşkının yanına bile varamaz. Dengesizdir ama hâl de aynen böyledir.)


C. GEREKLİLİK: Oldukça flu olan bu kriter tıpkı sevgi/aşk kriterindeki gibi bıçaksırtı bir kriterdir. Eyyama da götürebilir, samimiyete de. Menfaate de götürebilir, fedâkarlığa da. Aslında Eda/tavır kriteri ile biraz iç içedir. Zihinde yaşanabilir ama dışa vurulanı vicdan büyüteci ile incelenmeli sor(g)ulanmalıdır. Gerekli olduğu halde yapmamak/söylememek cesaret ve dürüstlük ve dahi adalet kriterlerine aykırıdır. Gerekmediği halde söylemek/yapmak ise yukarıda bahsedilen dengenin dışında kalındığının en net göstergesidir. Aslolan dengede olanıdır. Ne eksik ne fazla, ne çok tatlı ne çok acı...    

 
Kısa anlatımların çok daha uzunu var ama sıkıcı olmamak adına biz sonraya bırakalım.

Sevgiyle 19


(Fotoğraf ve çizim alıntıdır.)



✅ Bu içerik Kişisel Blog – Hayatı (G)özlemek tarafından hazırlanmıştır. Kullanmak ve/veya kopyalamak isterseniz serbestsiniz. Helaldir yani 😉👌

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yaparken:
1. Yaptığınız yorumun, mutlaka yazımla alakalı olmasına özen gösteriniz.
2. Yorumlarınızda yazım ve dil bilgisi kurallarına uymaya çalışın lütfen.
3. Konu ile ilgili olmayan sorularınız için İletişim sayfasını kullanınız.