Özgür insan özellikle aşk meselelerinde oldum olası cesur olmuştur. Çünkü bu duygu onun sahip olmadığı bir yerden yani kalbinden gelir. Hani o kan pompalayan ve böbrekten farksız olan organından değil. Hissettiklerini adreslediği yerden; sinesinin içindeki yerden yani. Bu yer, isterse hormonal faaliyetlerin ve dahi elektriksel sinyallerin gerçekleştiği yer olan beyin olsa da; o yer sinedir aslında. Sine, yangının olduğu/olabildiği yerdir çünkü. Hani eskilerin 'iman tahtası' dediği yerdir.
Hikâye bu sefer bir ustadan ve onun dillere destan dışavurumundan. Bize sadece (g)özlemek düştü. Olsun. Bu hal bile şereftir. Anlamak, örnek almak ve haddimizeyse kutsamak bize düşer. Hani Refik DURBAŞ'ın "Çırak aranıyor" şiirindeki gibi hasret bize düşsün.
Kahramanım(ız) Neşet'in, muhteşem Leyla aşkının kısa bir kesidi bu anlatacaklarım. Yahut alıntılayacaklarım.
Onaylanma kaygısı ile Neşet aşık olduğu Leyla'yı tanıştırıyor babası/ustası Muharrem Ertaş ile. Muharrem Ertaş ise onaylamıyor bu birlikteliği (hakkı varmışçasına). Neşet, öz(ü)gür ruhunun peşinden gidiyor. Babasının efendiliğini onaylamıyor ve hayatının aşkına meylediyor sonu vuslat da olsa hüsran da, cesaretle. Evleniyorlar, mutlu oluyorlar, seviyor, seviliyorlar. Üç çocukları oluyor. Hüseyin, Döne ve Canan dahi onların aşkını ayakta tutamıyor bir türlü. Olmuyor bir şekilde sonrasında. Olmuyor işte. Diyeceksinki niye, o yerinde öyle...
Neşet'in Leyla aşkı bitmiyor, bitemiyor ama bir kere ayrıldı. Babası/ustası Muharrem ona sitem dolu bir şiir yazıyor, kâh baba olarak ama bence esas usta olarak duygu transferi yapıyor yani şiir ile; ne hissediyorsa aktarıyor mertçe kendinden doğru.
Evelde tutmadın Neşet sözümü
Öksüz koydun yavruları kuzunu
Almasaydın Boluların kızını
Son pişmanlık fayda vermez evladım
Ben Neşet'im diyorsun o da der Leyla
Sebep oldu anası ayırdı böyle
Bir ben söyleyim Neşet bir de sen söyle
Ata sözü muteberdir evladım
Tükettin ömrümü koymadın özümü
Ata sözü tutmayan döver dizini
Leyla çıkmış konsere takmış pozunu
Bu da bize bir zuldür evladım
Temiz ruhlu hoş sohbetsin şöhretsin
Hakkın vardır evlenmeye evladım
Mevlam sebep olanları kahretsin
Aslı bozuk alma dedim evladım
Küsmedim Neşet'im kahrettim sana
Baban değil miydim sormadın bana
Olan olmuş yavrum ne deyim sana
Sen aklını yitirmişsin evladım
Muharrem ERTAŞ
Sonrasında Neşet öz(ü)gürlüğünden ve sevgisine sadakatinden hiç bir şey kaybetmeden hem babası/ustası Muharrem Ertaş'a hem de dünyaya haykırıyor 'ayrılmış olsam da laf dedirtmem sevdiğime/sevgime/hissettiklerime' dercesine ve hatta taamüden diyerek babası/ustası'na bu şiiri yazıyor yine duygu transferinin en saf haliyle. Hatta o bilge insandan çıkan en güzel omurganın işareti cümlenin geçtiği şiirle cevap veriyor efendilik taslayan babası/ustasına.
Ulu arıyorsan analar ulu
Sevmişiz biz onu olmuşuz kulu
Analar insandır biz insanoğlu
Aslı bozuk deme gel şu insana
Aşkı kimden aldın sevgiyi kimden
Aslı bozuk deme gel şu insana
Soracak olursan eğer ki benden
Aslı bozuk deme gel şu insana
Yazımızı felek yazdı Mevlâ'dan değil
Senin dediklerin evladan değil
Her hata suç bende Leylâ’dan değil
Aslı bozuk deme gel şu insana
Neşet ERTAŞ
Neşet olmak kolay değil elbet. Ama Leyla olmak da her kula nasip olmaz. Hele de Neşet'in Leyla'sı isen.
Sevgiyle 19
(Not:Fotoğraf alıntıdır)
✅ Bu içerik Kişisel Blog – Hayatı (G)özlemek tarafından hazırlanmıştır. Kullanmak ve/veya kopyalamak isterseniz serbestsiniz. Helaldir yani 😉👌
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yaparken:
1. Yaptığınız yorumun, mutlaka yazımla alakalı olmasına özen gösteriniz.
2. Yorumlarınızda yazım ve dil bilgisi kurallarına uymaya çalışın lütfen.
3. Konu ile ilgili olmayan sorularınız için İletişim sayfasını kullanınız.