Bu hayatın her yerinde, insan ilişkisinde/duygusunda/düşüncesine kısacası her insanında olan kelime; az ya da çok. İnsan olmanın gereği gibi hep bir kıyas, hep bir ölçme, hep bir hesap. . .
Daha güzel. . .kime göre, neye göre, hangi kriter(ine)e göre bilinmez; ya da hangi zamanına ve/veya yaşamışlığına.
Daha iyi. . .kim demiş senin ağzından çıkanın, kalbinde belirenin (daha) iyi olduğunu? "Senin/benim için daha iyisi bu" meselâ; ne kadar bıçak sırtı bir yer hâlbuki.
Daha hayırlı. . .hayır algımız mı 'daha'ya endeksli yoksa farkındalıklarımız, beklentilerimiz ya da kendi hevâ ve hevesimiz mi bilemiyorum gerçekten bilemiyorum.
Daha rahat, daha konforlu, daha zengin, daha fakir, daha yakışıklı, daha seksi, daha çirkin, daha kolay, daha zor, daha mutlu, daha aş(ı)k, daha kibir(li), daha kötü, daha daha daha. . .
Sıfatlar bile yetmiyor çoğu kez. Fıtrat gereği olsa gerek; hep bir arttırma, çoğaltma derdi(miz) var insan olarak. Sıfatlar ve varlığı zaten insan olmanın gereği iken yetinmeyip bir fazlası, on fazlası, milyon fazlası. Hiç "daha" diyen ya da böyle hisseden bir hayvan bilmiyorum; bunca eksik bilgimle. Belki bir (g)özlem olarak anlatacağım bir anektod olarak: Köpekbalıklarının içinde/önünde dalış yaptım; belki de hayatımı riske atarak. Burnumun dibinden geçti oldukça iri kaplan cinsi bir tanesi. Aç değildi ve barışla geçti onca canavarsı görüntüsüne rağmen önümden. Aaa! galiba benzer bir nokta buldum yazarken: 'Açlık'. . .
Aç olduğumuzda saldırıyoruz/hamle yapıyoruz/harekete geçiyoruz/konumumuzu değiştiriyoruz galiba bir hayvan gibi. . .
Neye açlık çekiyorsak bizim olmalı. Normali yetmez 'dahası' olmalı. Emniyet şeridine dalmamız bundan. Her türünden faizciliğimiz bundan. Yuvaları yıkmamız bundan. Doğayı katletmemiz bundan. Güzeli çirkin yapmakta mahir olmamız bundan. Mensubu olmak yetmiyor güzel bir şeyin. 'Daha' duygumuz sebebiyle mâliki/sahibi olmalıyız. Çünkü bizim açlığımız hep daha bir 'daha'. Son sınırına kadar gitmezsek ölürüz.
Yaşı yetenler hatırlar. Enflasyonun aleni olduğu, saklanmadığı/manipüle edilmediği zamanlarda gazetelerin baş sayfalarında enflasyonu anlatmak için doymak bilmeyen bir ejderha resmederlerdi. Bu, öyle bir canavardıki hiçbir surette doymazdı. İnsan vicdanı böyle bir konuda birleşmiştirki; doymak bilmeyen canavarlaşır. Canavar ise her zaman kötüyü temsil eder; ister önüne 'daha' koy, ister koyma. İsterse isminde/sıfatında adalet, özgürlük, barış, iyilik vb. kelimeler geçsin. Çünkü onun bizatihi kendisi 'daha'dır.
Ortalama bir insanın 'daha'larını saymaya kalktığınızda normal bir sohbette ilk yirmi dakikadan sonra artık saymaktan vazgeçiyorsunuz. Bunu kişiye söylediğinizde ise (ki bu kendiniz de olabilirsiniz/olmalısınız. Yani kendi 'daha'larınızı saydığınız ve farkettiğinizde) konuşma yeteneği enikonu azalıyor. Bocalıyor(sunuz). İfadeler zayıflaşıyor, zenginleşmiyor yani. Demişki sevgili biraderim hâlbuki: "Ne mutlu ruhta yoksul olanlara !. . ."
Öylesine yerleşmişki dilimize, kalbimize, hayatımıza 'daha'lar. Sıyrılır mıyız bilinmez. Sıyrılmak iste(me)yen kendi bilir en iyisini nasıl olsa.
Bunu, hepsinden/her şeyden 'daha' güzel anlatan bir cümle var aklımda, şöyleki;
'. . ."ben ondan DAHA hayırlıyım. Çünkü beni ateşten yarattın, onu çamurdan"dedi' 79-12
Sevgiyle 19
(Görseller alıntıdır.)
✅ Bu içerik Kişisel Blog – Hayatı (G)özlemek tarafından hazırlanmıştır. Kullanmak ve/veya kopyalamak isterseniz serbestsiniz. Helaldir yani 😉👌
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yaparken:
1. Yaptığınız yorumun, mutlaka yazımla alakalı olmasına özen gösteriniz.
2. Yorumlarınızda yazım ve dil bilgisi kurallarına uymaya çalışın lütfen.
3. Konu ile ilgili olmayan sorularınız için İletişim sayfasını kullanınız.