Sirk-eci...
Hayatın hareketten varoduğunun bizatihi kanıtı. Yiyeceklerin tahrik edici
kokuları ile mide fesatı olma korkusu hiç bu kadar savaşmamıştır tıpkı sağ omuz
ve sol omuz gibi; esselamun aleyküm ve rahmetullah...
Kastamonu kır pidecisinin "Comandante Che Guevera" ve bilimum Küba ağırlıklı Latin ezgileri olmasa albenisi pek yok; onca yeme içme çeşidi okyanusunda. Hazreti çay ise müstesna.
Kendini "kek kalıbı mı alsam yoksa doğumgünü süsü mü? diye sorar bulmak
işten bile değil kel alaka da olsa alacaklarından. Ah, o kuru kahvenin taze,
çekirdekten çekilmiş kokusu yok mu; ne memleket halleri, ne gelecek kaygısı ne
de karın ağrısı... bir anda yüksek hızda tükenen sıranın sonunda buluveriyorsun
kendini. O paketleri dolduran, saran eller Ford'un T1 modelinden beri sürekli
gelişen 'seri üretim'in geldiği yeri gösteriyor. Yumurtaya can veren Allah'ım
bu ne sürat.
Bir çok şey 'hamse lira' bu aralar burada. Dövmelerinden belli ki kapalı
olsalar da ağırlığı Lübnan'lı olsa gerek minik bir köy nüfusu ile gezenlerin.
'Davay davay, niyet, da' lar da uçuşmakta az da olsa sokakların boğucu sıcağı
kesen tenteleri altında.
Milano da burada, Silikon Vadisi de, İsviçre de; pek çoğu Çin işi olsa da.
Algı değil mi insanların zokası? Ver coşkuyu kapitalizm ver. Cebi boşaltmamak
işten değil burada ihtiyacın olsun olmasın. Seyretmesi çok güzel bu hareketi
ama ne olursa olsun. Hayatın farklı yönlere de olsa hep aktığını farketmek güzel şey, kalabalık dar
sokaklar 'matrix'inin kaotik ama kendi karmaşık düzeninde.
Apansız ezan sesleri yükseliyor kubbelerin üzerinden, derhal en cayırtılı
müzikler kapatılıyor. Çığırtkanlar sigara molası veriyor. Adımları yavaşlıyor
acelesi olanların dahi. 'Ezanın sesi hiçbir yerde bu kadar güzel gelemez' demek
geliyor içinden.
Tarih de burada yeni çağ da. Tarihi hanlarda selfi çıbıkları satılıyor.
Enteresan olan, yadırgamıyorsun da bu denli fark(lığ)ı. 'Ahenk'...akla bu kelime
geliyor. Farklara rağmen böylesine uyumlu, böylesine dengede. Benzer olmaya
gerek yok, eşit ya da denk olmaya ya da. Ahenk..."O" dengeyi
yarattığından beri gizli görevi de vermiş; dengeyi bozana inat. Araştır,
sorgula, bul. Görevini tamamla bu oyunun ve bir üst levılına geç. Adını
yazdırabilirsen honor list'e; cennetin kapısı göründü. (Dikkat kapı kolu elinde
kalmasın da 😀)
Müziklerin dansı tekrar başlar, namazın farzlarından sonra çığırtkanların
tarzanca yüzbir dilde nidalarına karışık. Sayıların diliyle yazışabilirler; söz
söze ana dili gibi konuşsalarda o dilleri muhatapları ile. Harf ile yazılışını
bilmez söylediği fiyatın; yazabildiği halde rakamlar ile. Ama 'nasılsın?' der.
'İyi misin?"... "Hoşgeldin" der. 'Buyur dünyama/dükkanıma,
burada misafirsin ve burada kıymetli hisset kendini. Çay içer misin; biz de
dostluktur çay bunu sana uzun uzun anlatmasam da" diye devam eder.
Dışarıdan adres sorana da " buradan go go go. Törn rayt end den van egein
rayt" diye tarif eder ve konsantrasyonu olduğu misafirine döner.
Hayat var burada. Hayatın kendisi. Keyifle, keyifli. Ayrılası gelmez insanın
hayatın merkezinden. Merkezini dengeye koymuşlar için lunapark gibidir burası.
Bedelini ödersen eğlence bedava 😊
Sevgiyle 19
✅ Bu içerik Kişisel Blog – Hayatı (G)özlemek
tarafından hazırlanmıştır. Kullanmak ve/veya kopyalamak isterseniz
serbestsiniz. Helaldir yani 😉👌
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yaparken:
1. Yaptığınız yorumun, mutlaka yazımla alakalı olmasına özen gösteriniz.
2. Yorumlarınızda yazım ve dil bilgisi kurallarına uymaya çalışın lütfen.
3. Konu ile ilgili olmayan sorularınız için İletişim sayfasını kullanınız.