BİR KÖPEĞE EMPATİ

Bir köpeğe empati yaptın mı? Kendi türünden/kendinden olmayana onun gerçekliği ile baktın mı? Bak bakalım! Kendini üstün, kendini efendi görebiliyor musun hâla?

Seni sahiplenir mesela; senin onun sahiplenmenden çok ama çok daha fazla. Seni özler; senin onu öz-lediğinle kıyaslanamayacak derecede. Senin yokluğunda sırf kokun sinmiş diye t-shirtlerini alır askısından ve onların üzerinde uyur. Seni hatırlatan eşyalarını onun önünden almaya çalışan olursa da ne kadar aşina olursa olsun hırlar ve mealen der ki; "sakın ha! kıymetlimi ve dahi kokusunu benden almaya kalkışma, aksi takdirde canını yakarım. Uyarmadı deme!" Koklayarak anlar. Koklayarak bilir, anlar kıymeti, fark(lılık)ları. Koklayarak tanır. Kokudur onun kelimesi. Kokudur onun muhabbeti. Koklamanın kıymetini bilir. Varlığının, fıtratının dışavurumudur koku. Samimi ve içten olduğu, olabildiği yerdir koku. Koklamayı seviyor diye kızamazsın. Tanımaya çalıştığı yol bu diye onu hor göremezsin. Onun varlığını kabul etmek istiyorsan koklamasına, kokuyu kutsamasına izin vermelisin.

Pek tabii ki izansız olmayacak. Ölçüsüz, zalimce olmayacak. Özlemi başkalarına acı vermeyecek. anlamak isteyenler olduğu gibi, anla(ya)mayanlar da olacağını bilecek. Ve bunların ayırdında olacak. "Niye bunu gözetmedin, yakıştı mı sana?" diye sorulduğunda ise bunu anlayacak, bilecek. Utanacak, sıkılacak. Kuyruğunu sallasa bile mahçup olacak. Utanma duygusu olmayanlardan olmayacak. Yılışmayacak, yavşamayacak. Köpek bile olsa mert olacak."Sevgimden de olsa sınırları aştım galiba" demeyi bilecek. "Benim sana ihtiyacım var"ın İngilizce tabiri ile  'mutual' yani müşterekçe bir ifade olduğunu bilecek. Çünkü müşterek olmayan her yerde bir köle bir de efendi olur. Hâlbuki köle-efendi ilişkisinde sevgi yoktur. Egonun dibi vardır. Birisi egosunu tatmin eder. Diğeri egosuzluğunun acısını anlarda kâh hırlayarak kâh nankörce çıkartır.

"İyiki hayatımdasın demek için insan, hayvan, köpek olmaya gerek yok. Sevgiyi hissetmek haylice yeter zannımca. Ve biliyor musunuz dostlar? Bir köpek bunu en çok hisseden canlılardandır. Milyonlarca yıldır, yahut ilk alfa kurdun evcilleştiğinden yahut daha doğrusu insan dostu olduğundan beri öz(gürlüğ)ünü taamüden verdiğinden olsa gerek köpek, insanın sevgi ve dahi dostluk duygusunu en çok besleyen canlı olmuştur.

"Sevmek istersen sevdiririm" der mesela. Çoklukla "sevmek isteyip istemediğini bilmiyorsan ben sevdiririm kendimi tıpkı küçük bir kız çocuğu gibi" gibisinden sevmeye zorlar ve bundan da zevk aldırarak auranı değiştirir. Yahut "sevilmek istiyorsan mutlak hep seven olacağım" der mealen. Hayatın garip ve acıklı bir tecellisidir galiba köpeklerin ömrünün kısa olması. Yaz yağmuru gibi yahut çılgın aşk gibi hızlıca geçerler insanların hayatından. Çok şey vardır onlardan öğrenilesi; görmek isteyene.

Hani Cemal Süreyya'nın "hayat kısa, kuşlar uçuyor" şeklinde formülize olan dizelerindeki gibi ya da onlara nazire yaparcasına "Hayat acımasız, köpekler ve onların dostluğu sonsuzlaştırılamıyor, ne yazıkki" demek geliyor insanın aklına.

Yeni yıkanmış, mis kokulu halini öpmek ve ondan öğrendiğin şekilde onu koklamak istersin. O da buna ölene kadar izin verir. İşte budur bir köpeğin kodu. İzin verir sevilmeye. İzin vermeni ister onun seni sevmesine.

Gayrısı öyle ya da böyle hikâye.

Sevgiyle 19


✅ Bu içerik Kişisel Blog – Hayatı (G)özlemek tarafından hazırlanmıştır. Kullanmak ve/veya kopyalamak isterseniz serbestsiniz. Helaldir yani 😉👌

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yaparken:
1. Yaptığınız yorumun, mutlaka yazımla alakalı olmasına özen gösteriniz.
2. Yorumlarınızda yazım ve dil bilgisi kurallarına uymaya çalışın lütfen.
3. Konu ile ilgili olmayan sorularınız için İletişim sayfasını kullanınız.